Bir kent ki tüm ülkenin yüreği... İstanbul...
Şiddetli bir deprem ve yüreğinden vurulan bir ülke... Türkiye.
Vurdumduymaz yöneticilerin idaresindeki, dışa bağımlı ve borç batağındaki bir ülkede, tüm dengeleri
ve zaten pamuk ipliğine bağlı düzeni yok edecek bir felaket yaşandığında neler olabilir? İşte bu
sorunun yanıtını arıyor Mine G. Kırıkkanat, Bir Gün, Gece’de.
Yerbilimcilerin, bilim insanlarının sürekli uyardığı Marmara depremi yerle bir etmiştir İstanbul’u. Tüm
Ulaşımın ve iletişimin kesildiği kentte yüz binlerce ölü, bir o kadar yaralı ve bunlardan çok daha fazla evsiz
vardır. Elbette Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD, yardım ekipleri ve malzemeleriyle “yardımına” koşacaklardır
zor durumdaki ülkenin. Ama bu arada birikmiş borçlarını da tahsil edeceklerdir haliyle.
Dinmek bilmeyen bir yağmurun ıslattığı yıkık İstanbul, viranelerde ve çadırkentlerde hayatta kalmaya çalışan,
yemek ve su kuyruklarında çile çeken insanlar, geceleri gizlendikleri inlerden çıkarak terör estiren çapulcular...
Mine G. Kırıkkanat kıvrak dili ve son derece canlı betimlemeleriyle, “kurgu” deyip geçilemeyecek, ürkütücü
olduğu kadar muhtemel bir senaryo çizerken, okuru da uyarmayı görev biliyor: “Bu romanın sonunu siz
yazacaksınız.