Karanlığa esir olmuş bir şehirde yaşayan Annah’nın tek isteği geçmişini unutabilmekti."
Kardeşini Lanetliler Ormanı’nda terk edişini, Karanlıklar Şehri’ne gelirken karşılaştığı Lanetli sürüsünü, Dikenli tellerin açtığı yaraların hayatı boyunca taşıyacağı izlerini, hepsinden önemlisi, Elias’ın teşkilat’a katılmak üzere ayrıldığı günü.
Annah, senelerdir Elias’ın eve dönmesini beklemektedir. Onun yokluğunda hayatı, içinde yaşadığı harap şehrin sokaklarını dolduran ölülerinkinden farksızdır. Ancak Catcher’la tanışınca yeniden yaşadığını hissetmeye başlar. Catcher’ın sırlarını çözmeye çabalayan Annah, bu karanlık gizemlerin, unutmaya çalıştığı geçmişine dair dehşet verici gerçekleri ortaya çıkaracağından ve hayal edemeyeceği kadar tehlikeli bir geleceğin kapısını aralayacağından habersizdir. Annah’nın bir karar vermesi gerekmektedir: Yaşayanların kanıyla yıkanmış bir dünyada hayata mı tutunacaktır yoksa Geri Dönüş’ün yıkımından kaçmanın tek yolu ölmek midir?
*Carrie Ryan’ın yaşayan ölülerle ilgili hikayesi beklenmedik şekilde hayatla ilgili harika ve yürek burkan bir destana dönüşmüş. Bu kitaba bayıldım. Keşke ben yazsaydım.* - Rachel Caine
*Söylenecek tek söz var: Şimdiye kadar okuduğumuz en iyi distopya. Ryan ölüm korkusunu yürek sızlatan bir umut ve aşk şarkısına dönüştürmüş. Sürülerce yaşayan ölünün arasında ölmeyecek tek şey kalbin kendisidir.* - Kami Garcia ve Margaret Stohl