Sinirli bir insan için kendini tutmak, yutkunurken nefes almak kadar zordur.
Asabiliği yüzünden sürekli başına bela açan Öykü, bir daha bu tarz olaylarla karşılaşırsa onu yurda göndermekle tehdit eden babasının sözünü dinlemek zorundadır. Sinirlense bile kendini tutacak, bir daha başına bela açmayacaktır. Ama ona az kalsın çarpacak olan araba ve kendisine oldukça benzeyen sürücü, onun sınırlarını zorlamıştır. Öykü'nün taşıdığı tüm günün siniri, parmaklarının ucundadır.
Bir hata, bir yumruk, açılan bir dava ve 2,5 ay kölelik…
Birbirinden oldukça bağımsız olan iki insanın aslında tıpatıp aynı olduklarını anlayacakları, dolu dolu geçirecekleri, birbirlerine alışacakları ve yaralarını saracakları kısacık bir süre. Birbirlerine aşık olacakları, kısacık bir süre… Yumrukla başlayan bir ilişkinin hüzünle, mutlulukla ve sevgiyle harmanlanacağı bir süre...
Peki... Ya aslında her şey bir yalandan ibaretse?