İnanılmaz zorluklara rağmen, bir zamanların yenilmez Roma Ordusu’ndan geriye kalan az sayıda savaşçı, dünyanın bir ucunda hayata tutunma mücadelesi veriyordu. Aralarında, dostlukları umutsuz bir savaşın kanlı gölgesinde güçlenmiş üç adam vardı. Sonsuza dek Cumhuriyet’e hizmet etme zorunluluğunun acı bilinciyle birbirlerine kenetlenmişlerdi.
Tarquinius, doğuştan Roma’nın düşmanı olan ama Unutulmuş Lejyon’da Cumhuriyet için savaşmak zorunda kalan bir savaşçı ve kahindi.
Brennus bir Galyalıydı. Romalılar bütün ailesini öldürdükten sonra, zamanının en ünlü ve en korkulan gladyatörlerinden biri olmuştu. Gece gündüz kaçış ve intikam hayalleri kuran köle Romulus’un da akıl hocasıydı.
Romulus ve Fabiola, annelerinin sarhoş bir soylunun tecavüzüne uğraması sonucu, köle olarak doğan ikizlerdi. On üç yaşındayken satıldılar. Romulus bir gladyatör okuluna, Fabiola geneleve. Genç kız, orada Roma’nın en güçlü adamlarından birinin dikkatini çekecekti.
Dört karakterin yaşamları, yozlaşma, şiddet ve politik düşmanlıklarla örselenen Roma’da başlayan ama çok uzaklarda, bilinen dünyanın sınırında sona eren bu hikayede kesişecekti. Parthialılara ve aşılması imkansız görünen zorluklara karşı savaşmak zorunda kalan Romulus, Brennus ve Tarquinius, tarihi baştan yazabilecek miydi?